11
MayTrafik kazaları, sadece maddi hasarlarla sınırlı kalmayıp, hukuki ve finansal sonuçlar da doğurabilir. Bu süreçte en önemli kavramlardan biri kusur oranıdır. Kusur oranı, kazaya karışan tarafların sorumluluk derecelerini belirler ve tazminat süreçlerini doğrudan etkiler.
Kusur oranı, trafik kazasında tarafların sorumluluk derecelerini yüzde (%) olarak ifade eder. Bu oranlar genellikle %0, %25, %50, %75 ve %100 şeklinde belirlenir. Örneğin, %0 kusur, tarafın tamamen haklı olduğunu; %100 kusur ise tamamen hatalı olduğunu gösterir. Ara oranlar ise tarafların kaza üzerindeki sorumluluk paylarını yansıtır.
Trafik kazalarında kusur oranının belirlenmesi, kazanın oluş şekline dair delillerin değerlendirilmesiyle gerçekleşir. Eğer kazaya karışan taraflar kendi aralarında anlaşabiliyorsa, birlikte kaza tespit tutanağı düzenleyerek olayın nasıl gerçekleştiğini yazılı hale getirirler. Anlaşma sağlanamazsa, trafik polisleri veya jandarma devreye girerek resmi rapor hazırlar. Kaza anına ait fotoğraflar, tanık ifadeleri, araç konumları ve diğer tüm deliller sigorta şirketlerine sunulur. Bu bilgiler, Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM) sistemi üzerinden değerlendirilir ve taraflara bir kusur oranı atanır. Şirketler arasında anlaşmazlık yaşanması durumunda ise dosya, bağımsız olarak görev yapan Kaza Kusur Değerlendirme Komisyonu’na gönderilir. Komisyonun kararı, tazminat süreçlerinde esas alınır ve tarafların sorumluluk derecesi netleşmiş olur.
Trafik kazası sonrası alınacak tazminatın miktarı, doğrudan kusur oranına bağlı olarak belirlenir. Taraflardan biri kazada tamamen kusursuz ise, yani %0 kusur oranına sahipse, uğradığı zararların tamamını karşı tarafın zorunlu trafik sigortasından talep edebilir. Ancak kısmi kusur söz konusuysa – örneğin %25 kusurlu olan bir taraf – bu durumda yalnızca zararın %75’lik kısmı sigorta şirketinden talep edilebilir. Kusur oranı arttıkça tazminat alma hakkı azalır. Örneğin %50 kusurda taraflar eşit sorumlu kabul edilir ve zararlar da eşit şekilde bölüşülür. %75 veya %100 kusurlu olan taraf ise tazminat talep etme hakkını önemli ölçüde kaybeder; hatta tamamen yitirebilir. Bu nedenle kusur oranı sadece bir idari değerlendirme değil, aynı zamanda mağdurun maddi hakkını belirleyen çok kritik bir etkendir.
Trafik kazası sonrası sigorta şirketi tarafından belirlenen kusur oranı her zaman taraflarca kabul edilmek zorunda değildir. Eğer belirlenen oran size haksız geliyorsa, bu orana karşı itiraz etme hakkınız bulunmaktadır. İtiraz süreci, öncelikle ilgili sigorta şirketine yazılı başvuruyla başlar. Bu başvuruda, kaza anını net şekilde anlatan beyanınız ve varsa yeni deliller sunulmalıdır. Sigorta şirketi taleplerinizi değerlendirdikten sonra bir karar verir. Eğer itirazınız kabul edilmezse, devreye Sigorta Bilgi ve Gözetim Merkezi (SBM) girer. SBM üzerinden yapılan başvuru, bağımsız uzmanlar tarafından tekrar incelenir ve gerekirse dosya Kaza Kusur Değerlendirme Komisyonu'na gönderilir. Komisyonun verdiği karar nihai olarak kabul edilir ve bu karara göre tazminat süreçleri yeniden şekillenir. Dolayısıyla, hakkınızı korumak için kusur oranını mutlaka dikkatle incelemeniz ve adil olmadığını düşünüyorsanız yasal yollara başvurmanız önemlidir.
Trafik kazalarında kusur oranı, hem tazminat sürecinin adil yürütülmesi hem de mağduriyetin önlenmesi açısından kritik bir rol oynar. Yanlış belirlenmiş kusur oranları, hak ettiğiniz tazminatın eksik ödenmesine veya tamamen reddedilmesine neden olabilir. Bu nedenle kaza sonrası belgelerinizi eksiksiz düzenlemeniz, olay anını doğru ifade etmeniz ve gerektiğinde itiraz sürecini başlatmanız büyük önem taşır. Kazarehberim olarak, kusur oranının belirlenmesinden sigorta itiraz sürecine kadar her aşamada yanınızda yer alıyor, haklarınızı sonuna kadar savunuyoruz. Siz de adil bir sonuç ve doğru yönlendirme için uzman ekibimize güvenin. 🔍 Hakkınızı birlikte arayalım!
Yorumunuzu Bırakın